Ana içeriğe atla

ANNE SEVGİSİNİN ÖNEMİ

 Bir çocuğun hayatında annenin önemini, Psikolojik Danışman Mehmet Emin Bakırdemir ile ele aldık.

S. Çocuk için Anne neyi ifade eder?

 C. Anne, çocuğu dünyaya getiren ve onun gelişiminde en önemli rolü oynayan kişidir. Çocuğun genetik özelliklerini anne ve babadan alsa da, annenin etkisi baba ve çevre faktörlerine kıyasla daha fazladır. Annenin yediği yiyecekler, içtiği içecekler, soluduğu hava ve ruhsal durumu hamilelik sırasında bebeğe yansır. Bu dönemde bebek, annenin bir parçası gibidir. Hatta hamilelikte anne yeterli kalsiyum almazsa, bebek ihtiyaç duyduğu kalsiyumu annenin kemiklerinden alabilir ve bu da annenin kemik yapısında zayıflamaya yol açabilir. Doğumdan sonra anne ile bebek arasındaki biyolojik ve duygusal bağ farklı bir boyuta geçerek devam eder. Bebek, annenin sıcaklığına, dokunuşuna, sevgisine, koruyuculuğuna ve ihtiyaçlarının karşılanmasına ihtiyaç duyar.

Anne sevgisi


S. Annenin olmadığı durumlarda çocuk nasıl etkilenir?

 C. Anne yokluğu, her yaşta çocuğu az ya da çok etkiler. Ne kadar küçük yaşta anneden ayrılırsa, olumsuz etkilenme ihtimali o kadar artar. Örneğin, erken yaşlarda yetimhaneye verilen çocuklarda fiziksel koşullar yeterli olsa bile, akranlarına göre gelişimlerinin daha yavaş olduğu gözlenmiştir.

S. Annenin herhangi bir sebepten dolayı bebeğinden ayrılması onda ne gibi değişiklikler ortaya çıkarır? 

C. İlk 6 aydan sonra aniden annesinden ayrılan bebeklerde, ilk günlerde yatıştırılamayan sürekli ağlamalar görülür. Bu döneme "protesto dönemi" denir ve yaklaşık 2-3 hafta sürer. Bebek sakinleşmişken yanına yaklaşıldığında tekrar ağlamaya başlayabilir. Ardından depresyon dönemi gelir. Bebek, yemek yemeyi azaltır, durgunlaşır ve üzgün bir hale bürünür. Yaklaşık iki aydan sonra çevreye ilgisini kaybeder, duygusal tepkileri azalır ve yavaşlar. Bu döneme "içe kapanma dönemi" denir. Anne yokluğu devam ederse "hospitalizm" ya da "yuva hastalığı" denilen bir durum ortaya çıkabilir. Çocuğun gelişimi yavaşlar; geç konuşma, geç yürüme, sosyal iletişimde zorluk ve uyumsuzluk, umutsuzluk, özgüven eksikliği gibi olumsuz gelişim özellikleri görülür.

S. Anne yoksunluğunu biraz daha açıklayabilir misiniz? 

C. Doğumdan hemen sonra ya da kısa bir süre sonra annesinden ayrılan bebeklerde belirgin gelişim bozuklukları gözlenmiştir. Bu bozukluklar arasında çevreye ilgisizlik, geç tepki verme, baş sallama, yerinde sallanma, çevreye boş bakışlarla bakma, geç yürüme, geç konuşma ve tuvalet eğitiminin gecikmesi yer alır. Bu duruma "hospitalizm" ya da "kurum hastalığı" da denir. Bebeğin en temel ihtiyaçları olan ilgi, sevgi, okşama, konuşma ve gülümseme yeterince sağlanmadığında bu tür bozukluklar ortaya çıkar.

Annenin önemi


S. Bu bozukluklar daha sonraki yaşlarda nasıl etkiler yaratır? 

C. Bu çocuklarda ilk fark edilen şey, çevreye karşı genel bir ilgisizliktir. Kolay arkadaşlık kuramazlar ve içe dönüktürler. Düşünme ve kavrama becerileri zayıf, zekaları donuk ve duygusal tepkileri künt olur. Şüpheci, saldırgan davranışlar sergileyebilirler. Çalma ve okuldan kaçma gibi davranış bozuklukları sıkça görülebilir.

S. Çocuklarda bu tablonun oluşmaması için ne tür önlemler alınabilir?

 C. Annenin ayrılmasından sonra çocuğun durumu dikkatle yönetilmeli ve ortamı dikkatli bir şekilde düzenlenmelidir. Annenin hayatından çıkması, çocuk için büyük bir değişikliktir. Mümkün olduğunca çocuğun hayatında başka büyük değişiklikler yapılmamalı ve alışık olduğu düzen korunmalıdır. Çocuk, aynı evde ve annenin ardından en çok gördüğü kişilerle birlikte kalmaya devam etmelidir. Hiç tanımadığı biri yerine sıkça gördüğü bir aile üyesinin bir süre bakımını üstlenmesi, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlayacaktır.

Notlar:

Anneye bağlanma konusunda yavru maymunlar üzerinde yapılan bir deneyden bahsetmek isterim. Bebek maymunlar doğumdan hemen sonra annelerinden ayrılıyorlar. Telden yapılmış bir anne maketine besin verme mekanizması yerleştiriliyor. Başka bir telden maket annenin üstüne de yumuşak havlu ve sünger kaplanıyor. Sonuçta yavru maymunun besin vermesine bakmaksızın sadece telden oluşan maketi beslenme zamanlarında kullandığı geri kalan vaktini de yumuşak kumaşlı anneyle geçirdiği görülüyor. Çünkü yumuşak olan maket yavru maymunun kendisini güvende hissetmesini sağlamıştır. Başka bir deneyde ısıtılmış maketle ısıtılmamış maket konduğunda ısıtılmış olanı tercih ettikleri görülmüştür. 6 ay sonra yapay annelerle beraber olanlarla kendi annesinin yanında yetişen yavru maymunlar karşılaştırıldıklarında yapay anneyle kalanların diğer maymunlarla normal iletişime giremedikleri ve tuhaf davranışlar sergiledikleri görülmüştür.

Diğer Çocuk gelişimi yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak:İnsan ve Hayat dergisi

Yorumlar

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...