Ana içeriğe atla

Azmin Gücü: Başarıya Giden Yol

Azmin Gücü: Başarıya Giden Yol

Başarıya giden yol


Genç bir girişimci olan Eren, hayatı boyunca hep büyük hayaller kurmuştu. Bir gün kendi işini kurmak için bir adım atmaya karar verdi. Bu yolculuk boyunca karşılaştığı zorluklar ona her zaman vazgeçmenin en kolay seçenek olduğunu düşündürdü, fakat her seferinde içindeki azimle "Vazgeçme, çabalamaya devam et." diyerek yoluna devam etti.

İlk başlarda işler beklendiği gibi gitmedi. Bazı projeleri başarısız oldu, ama Eren pes etmek yerine çevresinden geri bildirim istemeyi öğrendi. Girişimci arkadaşlarına ve mentörlerine danışarak yaptığı hataları anlamaya çalıştı . Her geri bildirim, ona daha yaratıcı olmayı öğretti. Yaratıcılık kaslarını geliştirdikçe projelerinde fark yaratmaya başladı.

Açık fikirli olmanın ne kadar önemli olduğunu fark etti. Her yeni fikre ve değişikliğe açık olduğu için, Eren’in bakış açısı genişledi ve bu da onu diğer girişimcilerden ayıran en önemli özelliklerden biri oldu . Ancak en büyük dersini, verdiği sözleri tutarak öğrendi. Müşterilerine ve iş ortaklarına karşı dürüst olmanın, iş dünyasında uzun vadede güven kazandırdığını gördü .

Girişimini büyütmek için verimliliğini artırması gerektiğini biliyordu. Zaman yönetimi ve görev önceliklendirme becerileri üzerine çalışarak, her gün daha verimli hale geldi. Aynı zamanda risklerden korkmamayı öğrendi, ancak her zaman riskleri hesaplayarak hareket etti. Risk almak bir zorunluluktu ama başarıya ulaşmanın yolu, bu risklerin sonuçlarını önceden değerlendirebilmekten geçiyordu.

Başarıyı yakalamak için örnek aldığı başarılı kişilerin niteliklerini öğrenmeye başladı. Onların disiplinleri, işlerine olan bağlılıkları ve vizyonları Eren'e ilham verdi . Kazanmasını sağlayacak bir zihniyeti benimseyerek, daima ileriye bakmayı ve karşılaştığı zorlukları birer fırsat olarak görmeyi öğrendi .

Eren, insanlara gerçekten ilgi duymanın iş hayatında ne kadar önemli olduğunu keşfetti. İş ortaklarıyla ve müşterileriyle gerçek anlamda bağlantı kurarak güven ve sadakat kazandı. Ancak her zaman eleştirilerle nasıl başa çıkabileceğini de bilmesi gerektiğini fark etti. Eleştiriler onu yıldırmak yerine, ona yeni öğrenme fırsatları sundu. Her olumsuz geri bildirimi bir gelişim aracı olarak gördü .

Sonunda Eren, girişimini başarıyla büyütmüş ve karşılaştığı zorlukları fırsata çeviren bir lider haline gelmişti. Onun hikayesi, hayallerine ulaşmak için azmin, disiplinin ve sürekli öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu herkese gösteriyordu.

Başarıya adım adım çıkmalı
Başarıya adım adım çıkmalı 
Başarıya Ulaşmanın Temel İlkeleri

1. Asla pes etme, her zorluk bir ders niteliği taşır.

2. Yeni fikirler ve bakış açıları edinmek için farklı insanlarla iş birliği yap.

3. Sınırlarını zorlayarak kendini her zaman yenile ve geliştir.

4. Farklı düşüncelere açık ol, değişim seni ileri taşır.

5. Sorumluluklarını yerine getir, güvenilir olmak başarıyı getirir.

6. Daha etkili çalışmak için zamanını iyi planla ve odaklan.

7. Her riskin bir fırsat olduğunu unutma, ama risk almadan önce iyice düşün.

8. Başarıyı yakalamış kişilerin tecrübelerinden faydalan.

9. Pozitif bir zihniyet geliştir, her zaman çözüm odaklı ol.

10. İnsanlarla güçlü ilişkiler kurmak, uzun vadeli başarı için çok önemlidir.

11. Eleştirileri olgunlukla karşıla ve bunları büyüme fırsatı olarak gör.

12. Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve kararlı ol.

13. Esnek ol, karşılaştığın sorunlara farklı çözümler üret.

14. Öğrenmekten asla vazgeçme, bilgi seni daima ileriye götürür.

15. Motivasyonunu yüksek tut, zor zamanlarda bile kendine güven.

Başarıya giden yol da küçük adımlar büyük hayaller hikayemiz ve Başarıya götüren 9 formül yazımız ve daha bı çok Hikaye yazımızda 




Yorumlar

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...