Ana içeriğe atla

Kış Hazırlıkları ,konserveler

 Köy hayatı bir başkadır; havası, kokusu, toprağı ve hareketliliği ile farkını hissettirir. Şehirde kış mevsiminde yağmurdan, çamurdan kaçmanın telaşı varken, köyde bu telaş kış hazırlıkları için yaşanır.

Köy hayatı

 Bahçede yetiştirilen ya da mecburen satın alınan sebzeler çeşitli yöntemlerle konserve yapılır. Neden "mecburen" dediğimizi tahmin ediyorsunuzdur. Çünkü köyde hiçbir şey israf edilmez, kolay kolay ziyan edilmez. Yaz mevsiminde yetişen sebzeler, konserve yapılarak kış aylarına kadar korunur. Kimi sebzeler diğerleriyle karıştırılarak pişirilmeye hazır hale getirilir, kimisi ise tek başına kavanozlara konur.

Taze fasulyeler, domates ve patlıcanla biraz pişirilerek kavanozlara doldurulur. Kapya biber mutlaka közlenir. Patlıcan da bazen biberle birlikte, bazen ayrı ayrı közlenip saklanır. Fasulye, bezelye, bamya, biber, patlıcan, domates; yazın ne varsa kışa taşınır.

Kış Hazırlıkları

Bu hazırlıkların elbette emek, çaba ve sabır gerektirdiği bir gerçektir. Eskiden bu hazırlıklar her evin olmazsa olmazıydı. Ancak ne yazık ki günümüzde bazı evler için bu, "olmasa da olur" hale geldi. Çünkü yazı gezip tozarak geçiren insanlar, kış geldiğinde market kapılarının her zaman onlara açık olduğunu biliyor. Marketlerde konserve reyonları varken neden zahmet edelim ki? Peki neden etmeli, açıklayalım:

Hazıra dağ dayanmaz, hazır gıdaya insan

 Konserveler, turşular gibi ürünler genellikle cam, plastik veya teneke kutularda saklanır. Teneke kutularda, metalin gıdaya geçmesini önlemek için iç yüzey kaplanır. Ancak bu kaplama, kimyasal bir maddedir. Hazır konserveler, içerdikleri koruyucular sayesinde uzun raf ömrüne sahiptir. Ancak depolama süresi uzadıkça, kutunun iç yüzeyindeki kimyasallar gıdaya geçmeye başlar. Araştırmalar, depolama süresi arttıkça ambalaj maddesinden gıdaya geçen kimyasalların oranının yükseldiğini ortaya koymuştur. Bu kimyasallardan en tehlikelisi cıvadır. Cıva, insan vücudunda asla bulunmaması gereken son derece toksik bir maddedir ve çok küçük miktarları bile organ hasarlarına neden olabilir.

Uzun ömürlü konserve, insan ömründen kısaltır Bir diğer zararlı madde BPA’dır (bisfenol A). İnsan vücudunda doğal olarak bulunmayan bu kimyasal, gıdalarla birlikte alınır. BPA, özellikle plastik ve metal ambalajların temel maddesidir. Bu ambalajlar ısıyla temas ettiğinde veya gıdaları uzun süre saklamak için kullanıldığında BPA, gıdaya geçer. Asidik yapıya sahip konservelerde bu geçiş daha fazladır. Çeşitli bilimsel çalışmalar, konserve gıda tüketen insanların kan ve idrarında yüksek düzeyde BPA olduğunu göstermiştir.

Gıda endüstrisinin denekleri miyiz?

BPA gibi kimyasalların zararları, yıllar sonra fark edilebilir. Gıda endüstrisi, katkı maddeleri ve ambalaj malzemeleri konusunda deneysel çalışmalar yaparken, insan sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerini tam olarak öngöremez. Bu yüzden aslında tüketiciler, birer deney malzemesi haline gelir. Bugün insanların dokularında BPA birikimi olduğu biliniyor. Ancak bazı otoriteler, BPA’nın belirli bir oranda ambalajlardan gıdaya geçmesine izin veriyor. Türkiye’de yapılan araştırmalarda ise konserve ürünlerin %25'inin bu sınırı aştığı görülmüştür.

Koruyucular kimden, neyi koruyor? 

Hazır konservelerde bir diğer risk faktörü, koruyucu maddelerdir. Bu maddeler, bakterilerin çoğalmasını önlemek amacıyla kullanılır, ancak insanlar üzerindeki etkileri tam olarak bilinmemektedir. E234, E225 ve E226 gibi maddeler, konservelerde sıklıkla bulunur ve bazı sağlık sorunlarına yol açabilirler.

Tarif uzaklarda değil hazır konservelerden kaçınmak için pek çok sebep var. Henüz kış hazırlığı yapmak için geç kalmamışken, en güzel ve taze sebzeleri seçerek cam kavanozlarda, ışık almayan bir yerde saklamanızı öneririz. Tarif vermiyoruz; anneniz, teyzeniz, nineniz nasıl yapıyorsa öyle... Yolu gösteriyoruz, gerisi size kalmış. Şimdiden kolay gelsin!

Yazı:İnsan ve Hayat dergisinden alıntıdır.

Yorumlar

Popüler yazılar

Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri: Üstün Yetenekli Bir Zihnin Erken İzleri

 Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri Üzerine Bir Değerlendirme Çocukların çizimleri, onların iç dünyasını anlamamızda bize rehberlik eden önemli ipuçları barındırır. Bu çizimler; çocuğun ruh hali, çevresine bakışı, zekâ seviyesi, sosyal ilişkileri ve özgüveni gibi pek çok özelliği hakkında bilgi verir. Aynı zamanda çocukların psikolojik ya da fizyolojik bir rahatsızlığı olup olmadığına dair de fikir verebilir. Bir çocuğun çizdiği resim değerlendirilirken; kompozisyonun bütünlüğü, figürlerin birbiriyle ilişkisi, objelerin ve uzuvların büyüklüğü ya da küçüklüğü, ayrıntı düzeyi, kullanılan renkler, çizim süresi, silgi kullanma sıklığı, naiflik, yer çizgisi ve ufuk çizgisi gibi pek çok unsur göz önünde bulundurulur.                Fatih Sultan Mehmet Han'ın Çizimleri  Fatih Sultan Mehmet’in Çizimlerine Dair Gözlemler Fatih Sultan Mehmet’in küçük yaşlarda yaptığı bazı çizimler günümüze ulaşmıştır ve bu çizimlerin 4-7 yaş aralığında yapı...

Zeka Testinin Faydaları,ilk zeka testleri,zeka Testinin endustrilesmesi

 Hayatımızın her alanında yaptığımız seçimlerde bir eleme yöntemi kullanırız. Mevcut iki veya daha fazla seçenek arasında karar vermek ya da bunları kıyaslamak için bir yöntem belirlemek gerekir. Bu karşılaştırmaları yaparken ya da çoklu faktörler arasında seçim yapmak gerektiğinde, gözlemlerimizin yeterince tarafsız olmadığını fark ettiğimiz zamanlardan itibaren test ve ölçüm kavramı ortaya çıkmıştır. Zekâ testleri de bireylerin yeteneklerini değerlendirip diğerleriyle kıyaslamak amacıyla geliştirilmiştir. 19. yüzyılın başlarına kadar yetenekleri belirlemek için uygulanan testler, amatör çalışmalara dayanıyordu ve bu çalışmaların kökeni Çin, Mısır ve Antik Yunan’a kadar uzanıyordu. Zekâ ile ilgili kıyaslama ve tespit çalışmaları tarihsel olarak ilk kez MÖ 2200'lerde Çinli hükümdarların hizmetçi seçimlerinde kullandığı bir tür yetenek sınavında görülmektedir. Benzer şekilde Mısır’da da yöneticilerin ve yardımcılarının seçimi için yetenek sınavlarının kullanıldığı bilinmektedir. İlk...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Koşullu sevgi nedir?

  Anne babalar için çocukları hayatlarındaki en değerli varlıklardır; ancak çocuklara yönelik yaklaşımlarda bazen çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlardan biri, çocukların istenmeyen davranışlarına karşı sevgiyi bir araç olarak kullanmaktır. Ebeveynlerin her durumda çocuklarının yanında olmaları ve onları desteklemeleri çok önemlidir. Ancak bazı sorunlar karşısında otorite sağlamakta zorlanan ebeveynler, çocuklarına koşullar sunmayı tercih edebilirler. Bu koşullar, kısa vadeli çözümler sunsa da, zamanla çocuk ve ebeveyn arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir. Örneğin, "Bunu yapmazsan seni sevmem" gibi tehditler , çocukta güven eksikliğine ve anne babayı kaybetme korkusuna yol açabilir. Çocuğun dünyasında en önemli kişiler anne babası ve yakın çevresidir. Bu ilişkiler, çocuğun dünyaya bakışını ve hayattaki diğer ilişkilerini nasıl kuracağını şekillendirir. Çocuğunuza belirli sınırlar koymak elbette hayatı anlaması için önemlidir, ancak bu sınırlar sevgi ve güven t...

Zorbalığın Üstesinden Gelen Dostluk Hikayesi – Empati ve Cesaretin Gücü

Zorbalığın Gölgelerini Aydınlatan Dostluk: Çocuklara Dayanışma ve Empati Eğitimi Okullarda zorbalık hâlâ birçok çocuğun hayatını etkileyen önemli bir sorun olmaya devam ediyor. 2025 yılı verilerine göre öğrencilerin yaklaşık %40’ı, okul yaşamında en az bir kez zorbalığa maruz kalıyor. Peki çocuklarımıza bu konuda nasıl destek olabiliriz? Cevap, dostluğun ve empati eğitiminin gücünde saklı. 💛 --- 🌧️ Zorbalığın Çocuk Üzerindeki Etkileri Zorbalık, çocuklarda özgüven kaybına, içe kapanmaya ve bazen okuldan soğumaya yol açabilir. Bu süreçte en etkili koruma kalkanı, çocuğun sağlıklı bir dostluk ağına sahip olmasıdır. Gerçek dostluk, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. S...

Temizlik ve Hijyenin Sağlık Üzerindeki Şaşırtıcı Faydaları

 İnsan olarak pek çok şeye ihtiyacımız var; fiziksel, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlarımız karşılanmadığında, türüne göre fiziksel veya psikolojik olarak etkileniyoruz. Gün içinde tamamlanması gereken işlerin yanı sıra ev işleri de angarya gibi görünebilir, ancak temiz ve düzenli bir alanın sağlığımıza birçok faydası vardır. Annemin, kendi annesinden öğrendiği eski bir sözü sıkça duyarım: “Yavrum, evini temiz tut ki misafirin geldiğinde mahcup olmayasın; kendini temiz tut ki, ölüm geldiğinde yüzün kara olmasın. Stresi Azaltır Temizlik, stresi azaltmaya yardımcı olur. Düzenli bir ortamda bulunmak, kişinin endişe seviyelerini düşürür. Araştırmalar, dağınık ortamlarda yaşayan bireylerin vücutlarındaki kortizol seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kortizol, vücudumuzda stres ve kaygıya yol açan bir hormondur. Dağınıklığın yüksek kortizol seviyeleriyle ilişkilendirilmesinin nedeni, beynimizin görüş alanındaki her şeyi işlemek zorunda kalmasıdır. Bu durum, günlü...