Ana içeriğe atla

Karı-koca eşit olabilir mi?,Ailenin reisi kim olmalı?

 Aile içi ilişkiler konusunda ki tartışmalardan biri de ailede reis'in kim olacağıdır. Veya ailede otoritenin gerekli olup olmadığı konusudur. 

Aile reisi kim olmalı ?
Aile reisi kim olmalı?

Otorite gerekli midir? 

Farklı vücut ve ruh yapıları ile kadın ve erkek evlilikte bir bütünlük oluştururlar. Bu farklılıkların görev bölünmesinde göz önüne alınması gerekir.

Araştırmacı Pitts'e göre; otoritenin kimde olduğunun bilinmesi gerekir ve otorite aile refahını sağlayan kişiye verilmelidir. 

Anneme baba arasında sevgi ve saygı olmalı, çocuğa salıncak disiplinde tam bir birlik bulunmalıdır. Ana-babanın geçimsizlik ve ahenksizlik içinde olduğu ailenin çocukları, ne sosyalleşme bakımından gelişir ne de ahlak yönünden uygun tesirler altında bulunur.

Acayip olmayıp, aile çevresinde anneye ve babaya ait 2 ayrı kaide ve yasak topluluğu olursa, çocuk neye itaat etmesi gerektiği hakkında bir fikir edinemeyecektir. Bu halde çocuk hangi tarafı memnun edeceği konusunda tereddüte düşer. Daha sonra bu ikiliği kendi menfaatleri doğrultusunda kullanarak, çok zararlı özellikler ve bozuk bir şahsiyet geliştirir. 

Hulâsa otoritenin kimde olduğunun bilinmediği ailede yetişen çocuklar, tam sorumluluk yüklenemiyorlar.

Karı-koca eşit olabilir mi? 

Yıllardır ideal aile tipi olarak gösterilen anne-baba otoritesinde eşitlik demek olan demokratik aile yapısı için tanınmış Amerikalı psikolog Bronfenbrenner çeşitli araştırmalar yapmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, ailede disiplin veren kişi baba ise, erkek çocuklar iyi ve sorumlu yetişmektedir. En bağımlı (serbest hareket edemeyen, ebeveynine çok sık muhtaç olan) ve üstelik kendisine en az güvenilebilen gençler, ailelerinde anne ve babaları eşit otoriteye sahip olanlardır. Bu gençlerin ailelerinde Anne veya babanın egemenliği söz konusu değildir. Böyle aileler, girişim duyguları eksik, kararları için başkasından destek bekleyen gençlerin yetişmesine zemin hazırlamaktadır. Kısaca Bronfenbrenner'e göre demokratik ailede yetişen gençler sorumluluklarını yeterince yüklenememektedirler.

Karı-koca eşit midir?
Karı-koca eşit midir?

Başkan belli olmalı 

Aslında her grubun bir başkanı olur ve bu bellidir. Yönetim kurulu başkanı olmayan bir firma veya komutanı olmayan bir ordu anlamsız ,beceriksiz olur ve çabucak parçalanıp dağılır. Aynı durum aile için de geçerlidir. Ailenin bir lidere ihtiyacı vardır, çünkü bu bir iştir ve meşguliyettir .

Kur'an-ı Kerim'i ve binlerce yıllık tarihi, geçmiş toplumlardaki aileleri göz önüne alırsak ailenin başkanlığını erkeğin, kocanın, babanın yapması gerekliliği ağır basar.

Tabii babanın aile reisi olması demek aileyi etkileyen kararlar alırken annenin (reis yardımcısı) hiçbir fikir beyan edemeyeceği anlamına gelmez. Anne, ailenin bir birim olarak çalışmasında çok önemli bir rol oynar. 

Yazar Helen andel erkek liderlerin psikolojik yapılarının uygunluğuna dikkati çekmektedir. Erkekler daha girişken, daha faal, daha kararlı ve daha baskın oldukları için liderliğe daha yatkındırlar. 

Anne otoriter rolde olursa ne olur? 

Günümüzde kadının statüsü gittikçe değişmekte, daha çok aktif olmakta, çalışmaya yönelmekte ve adeta erkeksi rollere bürünmektedir. Kadını erkekten ayıran ruhi farklar bu şekilde törpülenmekte ,kadın da erkek gibi hissi açıdan fakir ve bencil olmaktadır. Böylece evde kadının hakim olduğu "anne tipi aile"ler gittikçe artmaktadir.

İlk bir yaşında, annenin çocuğa karşı ilgi ve bakımı desteği uygun doyum sağlayabilecek seviyede ise çocuk gelecek gelişim basamaklarını kolay aşar. Anne otoriter, erkek rolünü üstlenmişse çocuğa yeterli duygusal doyumu sağlayamaz. Çocuk sevgi açlığı çeker. Bu eksikliğin belirtileri hayatı boyunca sürer. Başkalarından destek ve yardım umar. Yabancılarla ilişkilerinde ürkek olur, düşmanlık duyguları besler. Bundan dolayı kişi, ileri yaşlarda kendi hayalinde bir doyum çabasında olur. Çevresindeki insanların yardımlarını kendisine bir borçmuş gibi bekler. Bu karşılığı göremeyince, sert ve düşmanca tepkide bulunur.

Çocuk sevgi mahrumiyetini ağız yoluyla gidermeye çalışabilir. Parmak emme yanında bazen aşırı yemek (oburluk)ve  şişmanlık görülür. Burada besin, sevgi yerini tutmaktadır. Fazla yemekle bir çeşit güven sağlamaktadır.

Bazen de çocuklaşma arzusunu bastırır, bu kez ya saldırgan bir karakter taşır, adeta sevgi açlığının intikamını çevreden alır. 

Cinsel kimlik 3-6 yaşlarında kız çocukların anneyi, erkek çocukların babayı benimsemesi ile gelişir. Babanın uygun bir erkek örneği olmadığı durumlarda erkek çocuğun bocalaması kaçınılmaz olur. Mesela; babanın, güçsüz, güvensiz bir kişiliği varsa, erkek çocuk babasını benimsemekte güçlük çeker. Annenin kadınsı özellikler göstermeyişi de, kız çocuk için benzer bir güçlük doğurur. Müşfik, hissi, yumuşak özellikler yerine sert ve emredici olan yani erkeksi davranışları belirgin olan anne, kız çocuğuna uygun bir örnek olamayacaktır. Bu durumda yalnız kız çocuk değil erkek çocuk da anne ve baba kişiliği, yani kadın ve erkek cinsiyeti arasında bocalayacaktır. Erkek ve kadın kişiliklerinin ters yüz olup, yer değiştirdiği ailelerde, bütün çocukların kimlikleri etkilenecektir. Böyle ailelerin çocuklarında cinsel uyum bozukluklarının sık ortaya çıkması bu yüzdendir. 

Sağlıklı Aile

İdeal aile tipi demek olan sağlıklı ailede baba otoriter roldedir, yani dışa karşı aileyi savunan, düzeni sağlayan, aile birliğini elinde tutan, gelir sağlayan kişidir. Her şeyden önce eşi ve çocukları için güven kaynağıdır. Çocuklar babayı anneye göre daha güçlü ,daha bilen, daha çok saygı uyandıran kişi olarak bilirler.

Anne ise çocuğun yanındadır. Şefkat doludur. İlgi ve sevgisini bebeğe dengeli ve tutarlı şekilde verebilir. Babanın yardımcısı, besleyen, büyüten, evde sıcaklık ve sevgisi sağlayan kişidir.

Aile ortamı sıcaktır ve muhabbet doludur. Böyle ailede büyüyen çocuk sevmeyi öğrenir. 

Sağlıklı ailelerde Baba başkan, annede yardımcısıdır.Karı-koca uyumludur. Anlaşamadıkları konuları birlikte konuşurlar. Konuşarak çözüm bulamadıkları çok ender durumlarda ise, son kararı verme sorumluluğu erkektedir.

Kaynak:Evlilikte mutluluk sanatı 
Yazar:Prof.dr. Sefa Saygılı 

Kitaptaki diğer yazılarımız için Evlilikte mutluluğun formülü yazımızı okuyabilirsiniz.

Yorumlar

  1. Aile kurumunu dolayısıyla bir milletin milli ve manevi değerleri bu şekilde ancak korunacak ve nesillere aktarılacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İns yazılarımız bu şekilde herkese ulaşır

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...