Ana içeriğe atla

Temizlik ve Hijyenin Sağlık Üzerindeki Şaşırtıcı Faydaları

 İnsan olarak pek çok şeye ihtiyacımız var; fiziksel, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlarımız karşılanmadığında, türüne göre fiziksel veya psikolojik olarak etkileniyoruz. Gün içinde tamamlanması gereken işlerin yanı sıra ev işleri de angarya gibi görünebilir, ancak temiz ve düzenli bir alanın sağlığımıza birçok faydası vardır.

Annemin, kendi annesinden öğrendiği eski bir sözü sıkça duyarım: “Yavrum, evini temiz tut ki misafirin geldiğinde mahcup olmayasın; kendini temiz tut ki, ölüm geldiğinde yüzün kara olmasın.

Temizlik


Stresi Azaltır

Temizlik, stresi azaltmaya yardımcı olur. Düzenli bir ortamda bulunmak, kişinin endişe seviyelerini düşürür. Araştırmalar, dağınık ortamlarda yaşayan bireylerin vücutlarındaki kortizol seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kortizol, vücudumuzda stres ve kaygıya yol açan bir hormondur. Dağınıklığın yüksek kortizol seviyeleriyle ilişkilendirilmesinin nedeni, beynimizin görüş alanındaki her şeyi işlemek zorunda kalmasıdır. Bu durum, günlük işleri daha verimsiz bir şekilde yapmamıza, kendimizi bunalmış ve kaygılı hissetmemize yol açabilir.

Dağınıklığı azaltmak, temizliğin stresi azaltmasına katkıda bulunan tek etken değildir. Temizlik eyleminin kendisi de stres giderici bir aktivitedir. Temizlik sırasında yüzeylerin tozunu almak, düzenlemek veya yıkamak gibi tekrarlayan hareketlere odaklanmak gerekir. Bu sayede temizlik, kişiyi stres kaynaklarından veya tetikleyicilerinden uzaklaştırır.



Verimliliği Artırır

Dağınıklık, görsel olarak dikkati dağıtarak odaklanmayı zorlaştırabilir. Etrafımızda kâğıt yığınları veya eşyalar olduğu durumlarda bile, dikkatimiz bu nesneler tarafından bölünebilir. Beynimiz düzeni sever ve düzenli bir ortamda daha verimli çalışır. Evdeki fazla eşyaların yarattığı karmaşa, insanların işleri erteleme eğilimini artırmaktadır. Yapılan araştırmalar, düzensiz bir ev ortamının, abur cubur tüketme ve televizyon izleme gibi kaçınma davranışlarını tetiklediğini göstermiştir.

Temizlik faaliyetlerinin, mikrop ve bakterilerin çoğalmasını etkili bir şekilde sınırlayarak iş yerinde hastalanma riskini büyük ölçüde azalttığı gösterilmiştir. İstatistiklere göre, ortalama bir çalışan her yıl hastalık nedeniyle 9 iş günü kaybetmektedir ve bu vakaların bazıları, iş yerinde hijyen standartlarının yetersizliği ile bağlantılı olabilir.

Egzersiz İmkânı Sağlar

 Temizlik yapmanın faydalarından biri de, ister on dakika ister sekiz saat sürsün, hareket etmenizi sağlayarak aktif kalmanıza yardımcı olmasıdır. Uzmanlar, sağlık için günlük 30 dakika fiziksel aktivite önerirken temizlik de bu öneriyi destekler. Tezgâh üstlerini silmek, yerleri süpürmek ya da küveti ovmak gibi işler kalori yakımına katkıda bulunur. Ayrıca, hareket etmek kalp atış hızını artırarak vücutta endorfin (mutluluk hormonu) salgısını artırır.

Uyku Kalitesini Yükseltir

 Fiziksel aktivite nasıl stresi azaltıyorsa, temiz ve düzenli bir odada uyumak da uyku kalitesini artırır. Endorfin hormonu kişinin ruh haline göre salgılanır ve bazı saatlerde daha yoğun olarak salınır. Bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki, akşam 11 ile gece 3 arasında bu hormonun salgılanma miktarı artar. Dağınık bir ortam uykuya dalmayı zorlaştırır, bu da kaliteli bir uyku almayı engelleyebilir. Ulusal Uyku Vakfı’nın anketine göre, her sabah yatağını toplayan bireylerin iyi bir uyku çekme olasılığı %19 daha fazladır. Katılımcıların %75’i ise çarşafları temiz olduğunda ve yastıkları dolgunlaştığında daha rahat uyuduklarını belirtmiştir.

Temizliğin Psikolojik Etkileri

 Psikologlar, temizlik ve zihinsel rahatlık arasında bir bağ olduğunu savunur. İslamî açıdan bakıldığında da temizlik, maddi ve manevi olmak üzere iki boyutta ele alınır. Kur'ân-ı Kerîm’de geçen “Ve elbiseni artık temizle, ve o pislikleri artık def eyle” (Müddessir suresi, âyet 4-5) ifadesi de bu iki boyutu işaret eder.

2010 yılında yapılan bir araştırma, temizlik ve düzen düşüncesinin daha iyi hissetmemizi sağladığını, buna karşın dağınık bir ortamda kendimizi hayal kırıklığına uğramış hissedebileceğimizi ortaya koymuştur. Bu duygular, bazı insanları yalan söylemeye ve aldatmaya yönlendirebilir.

Ilımlı olmak çoğu konuda anahtardır. Temizlik tutkusunun saplantıya dönüşmemesi önemlidir. Temizlik ve düzen rahatlatıcı olup kaygıyı azaltabilir. Ancak, bir eşyanın yerinde olmaması huzursuzluk yaratıyorsa bu, işlerin biraz ileri gittiğini gösterebilir.

Çevrenizi kontrol altında tutmak olumlu bir davranıştır; temiz bir ortamda yaşamanın birçok faydası vardır. Ancak, evdeki her şeyi kontrol etme zorunluluğu hissediyorsanız, hayatın diğer yönleri üzerinde kontrolü kaybetmeye başlayabilirsiniz.


Yorumlar

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...