Ana içeriğe atla

Çocuklar Neden Yalan Söyler?

 Çocuklar neden yalan söyler?

Bir çocuğun yalan söylediğini fark eden annenin ilk tepkisi genellikle kızmak ve uyarmaktır. Bu uyarı genelde sert, keskin ve yüksek ses tonuyla yapılır. Ancak, yalan ne kadar olumsuz bir davranış olsa da, çocuğun gelişim süreci dikkate alınmalıdır. Yaklaşık yedi yaşına kadar yalan söyleme durumu normal karşılanmalı, panik yapılmadan, tedbir alınarak hoşgörüyle yaklaşılmalıdır. Bu dönemde çocuklar henüz gerçeklik hissini tam olarak kazanmadıkları için yalan söylemeleri doğal bir süreçtir.

Yalan söylemek

Sizinde aklınıza yalan denilince Pinokyo hikayesi mi geliyor.Veya Yalan Söyleyen Çoban hikâyesi.Baska zaman bu hikayelerede blogumda yer veririm ama şuan konumuz çocuklar yalan söyler mi?Yalan söylerse ne yapmalıyız.

Gerçeklik algısı, çocuklarda zamanla gelişir. 4-7 yaş arası dönemde çocuklar doğru-yanlış, canlı-cansız gibi kavramları tam olarak ayırt edemezler. Bu yüzden, hayal ile gerçeği karıştırabilir ve olmayan olayları olmuş gibi anlatabilirler. Bu dönemde çocukların davranışlarını yalan olarak etiketlememek, onların gerçeklik algısı geliştikçe doğruyu öğrenmelerine fırsat tanımak önemlidir. Zaten dinî açıdan da çocuklar, sorumluluk alma yaşına yavaş yavaş hazırlanır. Örneğin, Hadis-i Şerifte namaz kılmaya alıştırılma yaşı 7 olarak belirtilmiştir.

Çocuklar neden yalan söyler?

Birçok ebeveyn, çocuklarının yalan söylemeye başlamasıyla şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşar. Ancak bu davranışın altında yatan sebepler çoğunlukla derinlerde gizlidir. Anne babaların ilgisizliği, çocuğun yeterince takdir görmemesi ya da doğru davranışların ödüllendirilmeyip sürekli hatalara odaklanılması, çocukları yalana yönlendirebilir.

Reklamlar, çocuklarda sahte arzular oluşturabilir ve bu durum, çocukların sahip olmadıkları şeyleri varmış gibi anlatmalarına neden olabilir. Ayrıca, ebeveynlerinden gördükleri yalan söyleme davranışları da çocukların yalana başvurmasına yol açabilir. Baskı altında hisseden çocuklar ya da yeterince ilgi ve sevgi göremeyenler, bu eksiklikleri telafi etmek için yalan söylemeyi seçebilirler.

Çocuk yalan söylüyorsa sorumluluk ebeveynlerde olabilir mi?

Çocuklara doğru örnek olmak, ailelerin en önemli sorumluluklarından biridir. Yalan söyleme, öğrenilebilen bir davranıştır. "Masum yalanlar" ya da "beyaz yalanlar" olarak adlandırdığımız yalan çeşitleri, çocukların yalanın yer yer kabul edilebilir olduğu düşüncesine kapılmasına neden olabilir. Bu nedenle, her türlü yalandan kaçınılmalıdır. Örneğin, telefona bakan bir ebeveynin, "Beni sorarlarsa evde yok de" demesi, çocuklar tarafından fark edilip ileride onlara karşı kullanılabilir.

Çocuk yalan söylediğinde ne yapmalı?

  1. Çocukla sağlıklı bir iletişim kurulmalı ve  düşündüklerini korkmadan ifade edebileceği bir ortam sağlanmalıdır.
  2. Çocuğun yalanı tespit edildiğinde, anında sert tepki verilmemeli, özellikle fiziksel ya da psikolojik şiddete başvurulmamalıdır.
  3. "Sen yalancısın" gibi suçlayıcı ifadeler yerine, "Neden böyle söyledin? Daha sakin düşünürsen hatırlaman kolaylaşır" gibi ifadeler kullanılmalıdır.
  4. Çocuğu yalana yönlendirebilecek sorulardan kaçınılmalıdır. Örneğin, "Ödevini yaptın mı?" yerine "Defterlerini getir, birlikte bakalım" gibi cümleler kullanılabilir.
  5. Çocuğun sadece fiziksel değil, duygusal ihtiyaçları da karşılanmalıdır. İlgi ve değer gören çocuklar daha az yalan söylerler. Ebeveynler çocuklarına sevgi göstermeli, onlara sarılmalı ve sevgilerini hissettirmelidir.
  6. İyi davranışlar pekiştirilmeli ve eleştiri yaparken ödüllendirmeyi de unutmamalıyız.
  7. Çocuğun arkadaş çevresi yakından takip edilmelidir. Yalan söyleme, arkadaş grubu içinde kabul görmek amacıyla da olabilir.
  8. Çocuk yalan söylediğini itiraf ederse, doğruyu söylediği için ona teşekkür edilmelidir.
  9. Çocuktan yaşının ve potansiyelinin üstünde bir davranış beklenmemelidir.

Çocuk gelişimi hakkında daha fazla yazıya, bilgiye burdan ulaşabilirsiniz.


Yorumlar

Popüler yazılar

Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri: Üstün Yetenekli Bir Zihnin Erken İzleri

 Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri Üzerine Bir Değerlendirme Çocukların çizimleri, onların iç dünyasını anlamamızda bize rehberlik eden önemli ipuçları barındırır. Bu çizimler; çocuğun ruh hali, çevresine bakışı, zekâ seviyesi, sosyal ilişkileri ve özgüveni gibi pek çok özelliği hakkında bilgi verir. Aynı zamanda çocukların psikolojik ya da fizyolojik bir rahatsızlığı olup olmadığına dair de fikir verebilir. Bir çocuğun çizdiği resim değerlendirilirken; kompozisyonun bütünlüğü, figürlerin birbiriyle ilişkisi, objelerin ve uzuvların büyüklüğü ya da küçüklüğü, ayrıntı düzeyi, kullanılan renkler, çizim süresi, silgi kullanma sıklığı, naiflik, yer çizgisi ve ufuk çizgisi gibi pek çok unsur göz önünde bulundurulur.                Fatih Sultan Mehmet Han'ın Çizimleri  Fatih Sultan Mehmet’in Çizimlerine Dair Gözlemler Fatih Sultan Mehmet’in küçük yaşlarda yaptığı bazı çizimler günümüze ulaşmıştır ve bu çizimlerin 4-7 yaş aralığında yapı...

Zeka Testinin Faydaları,ilk zeka testleri,zeka Testinin endustrilesmesi

 Hayatımızın her alanında yaptığımız seçimlerde bir eleme yöntemi kullanırız. Mevcut iki veya daha fazla seçenek arasında karar vermek ya da bunları kıyaslamak için bir yöntem belirlemek gerekir. Bu karşılaştırmaları yaparken ya da çoklu faktörler arasında seçim yapmak gerektiğinde, gözlemlerimizin yeterince tarafsız olmadığını fark ettiğimiz zamanlardan itibaren test ve ölçüm kavramı ortaya çıkmıştır. Zekâ testleri de bireylerin yeteneklerini değerlendirip diğerleriyle kıyaslamak amacıyla geliştirilmiştir. 19. yüzyılın başlarına kadar yetenekleri belirlemek için uygulanan testler, amatör çalışmalara dayanıyordu ve bu çalışmaların kökeni Çin, Mısır ve Antik Yunan’a kadar uzanıyordu. Zekâ ile ilgili kıyaslama ve tespit çalışmaları tarihsel olarak ilk kez MÖ 2200'lerde Çinli hükümdarların hizmetçi seçimlerinde kullandığı bir tür yetenek sınavında görülmektedir. Benzer şekilde Mısır’da da yöneticilerin ve yardımcılarının seçimi için yetenek sınavlarının kullanıldığı bilinmektedir. İlk...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Koşullu sevgi nedir?

  Anne babalar için çocukları hayatlarındaki en değerli varlıklardır; ancak çocuklara yönelik yaklaşımlarda bazen çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlardan biri, çocukların istenmeyen davranışlarına karşı sevgiyi bir araç olarak kullanmaktır. Ebeveynlerin her durumda çocuklarının yanında olmaları ve onları desteklemeleri çok önemlidir. Ancak bazı sorunlar karşısında otorite sağlamakta zorlanan ebeveynler, çocuklarına koşullar sunmayı tercih edebilirler. Bu koşullar, kısa vadeli çözümler sunsa da, zamanla çocuk ve ebeveyn arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir. Örneğin, "Bunu yapmazsan seni sevmem" gibi tehditler , çocukta güven eksikliğine ve anne babayı kaybetme korkusuna yol açabilir. Çocuğun dünyasında en önemli kişiler anne babası ve yakın çevresidir. Bu ilişkiler, çocuğun dünyaya bakışını ve hayattaki diğer ilişkilerini nasıl kuracağını şekillendirir. Çocuğunuza belirli sınırlar koymak elbette hayatı anlaması için önemlidir, ancak bu sınırlar sevgi ve güven t...

Zorbalığın Üstesinden Gelen Dostluk Hikayesi – Empati ve Cesaretin Gücü

Zorbalığın Gölgelerini Aydınlatan Dostluk: Çocuklara Dayanışma ve Empati Eğitimi Okullarda zorbalık hâlâ birçok çocuğun hayatını etkileyen önemli bir sorun olmaya devam ediyor. 2025 yılı verilerine göre öğrencilerin yaklaşık %40’ı, okul yaşamında en az bir kez zorbalığa maruz kalıyor. Peki çocuklarımıza bu konuda nasıl destek olabiliriz? Cevap, dostluğun ve empati eğitiminin gücünde saklı. 💛 --- 🌧️ Zorbalığın Çocuk Üzerindeki Etkileri Zorbalık, çocuklarda özgüven kaybına, içe kapanmaya ve bazen okuldan soğumaya yol açabilir. Bu süreçte en etkili koruma kalkanı, çocuğun sağlıklı bir dostluk ağına sahip olmasıdır. Gerçek dostluk, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. S...

Temizlik ve Hijyenin Sağlık Üzerindeki Şaşırtıcı Faydaları

 İnsan olarak pek çok şeye ihtiyacımız var; fiziksel, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlarımız karşılanmadığında, türüne göre fiziksel veya psikolojik olarak etkileniyoruz. Gün içinde tamamlanması gereken işlerin yanı sıra ev işleri de angarya gibi görünebilir, ancak temiz ve düzenli bir alanın sağlığımıza birçok faydası vardır. Annemin, kendi annesinden öğrendiği eski bir sözü sıkça duyarım: “Yavrum, evini temiz tut ki misafirin geldiğinde mahcup olmayasın; kendini temiz tut ki, ölüm geldiğinde yüzün kara olmasın. Stresi Azaltır Temizlik, stresi azaltmaya yardımcı olur. Düzenli bir ortamda bulunmak, kişinin endişe seviyelerini düşürür. Araştırmalar, dağınık ortamlarda yaşayan bireylerin vücutlarındaki kortizol seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kortizol, vücudumuzda stres ve kaygıya yol açan bir hormondur. Dağınıklığın yüksek kortizol seviyeleriyle ilişkilendirilmesinin nedeni, beynimizin görüş alanındaki her şeyi işlemek zorunda kalmasıdır. Bu durum, günlü...