Ana içeriğe atla

Öfkeyi anlamak, Çocuklarda öfkenin sebebi

 Öfkenin sebebini anlamak, onu kontrol etmeniz için neler yapabileceğiniz hakkında fikir sahibi olmanızı sağlar.


Anne, baba ve iki kardeşin olduğu bir aile, markette alışveriş yapmaktadır. Çocuklardan büyüğü, reyondan aldığı oyuncağın kendisinin olması için sabırsızlanmaktadır. Anne ise oyuncağı şu anda alamayacaklarını, götürüp yerine koyması gerektiğini söyler. Çocuk, bir anda hırçınlaşır, öfkeyle ağlamaya başlar. Bir yandan da “Ne olur alalım!” diye sesini yükselterek bağırmaktadır. Birkaç defa daha tekrar etse de anneden aynı cevabı alır. “Hayır, şu anda oyuncak alamayız.” Çocuk bir anda öfkelendiği gibi bir anda da sakinleşir. Bu ani duygu değişimi karşısında anne de baba da şaşkınlığa uğrarlar.

Aynı günün akşamında yine aynı çocuk, küçük kardeşinin elindeki arabayı çekmesiyle bir anda hırçınlaşır. Arabanın elinden alınması karşısında öfkelenmiştir. Öfkeyle kardeşini ittirir. Bir yandan da bağırmaya başlar. Anne, kardeşinin küçük olduğunu söyleyerek, çocuğunun sakin olmasını istese de, çocuk sakinleşecek gibi değildir. “Oyun oynayamadım!” diye bağırarak odasına gider. Öfkesinin geçmediği, sesinden bellidir. Sakinleşmesi için bir süre vakit geçmelidir. Anne, markette bir anda sakinleşen çocuğun, evde daha uzun süre öfkeli kalmasına anlam veremez.

Çocuklar da öfke


Öfkenin sebebini bilmenin önemi

İnsanı öfkelendiren şey nedir? Çocuğun yaşadığı durumun açıklaması, bu sorunun cevabı olabilir. Bir çocuğun neden öfkelendiğini anlamak, sakinleşme süresinin ne kadar olacağını tahmin etmeyi kolaylaştırır. Aynı zamanda öfkenin sebebini anlamak, onun kontrol edilmesi için neler yapabileceğiniz hakkında fikir sahibi olmanızı da sağlar.

  • Çocuğun, istedikleri karşısında engellenmesi,
  • Kendilerini ifade edememe,
  • Eşyasını paylaşmak istememesi,
  • İstemediği durumlara maruz kalması,
  • Dışlanmaya benzer hayal kırıklığı yaşaması,

Yukarıdaki gibi durumlar, öfkeye sebep olabilir. Bunun yanında çocuğun biyolojik yapısı ve çevreden öğrendikleri, öfke duygusunun yaşanma şeklini, sıklığını ve öfkenin boyutunu etkiler.

Çocuk öfkeyi öğrenir mi? Evet, öğrenme kuramlarına göre aile ve çevre faktörü, çocuğun öfkeyi öğrenmesini sağlar. Anne babanın sürekli öfkeli kişiler olması (babanın/annenin problemler karşısında öfkelenmeleri), çocuğun öfkesinin ödüllendirilmesi (öfkelendiğinde istediğini elde etme durumu) gibi durumlar, çocuğu öfkeli biri haline getirir.

Bakış açıları

Bilişsel açıdan öfkeye bakıldığında, çocuğun şayet önceden ailesinden, çevresinden öfkeyi öğrendi ise bu, destekleyici nitelikte onun öfkesini artırır. Çocuğun istediğini elde etmeme durumunu kendine bir saldırı olarak algılamak, insanların kötü olduğunu düşünmek gibi algıları, öfkenin fazla olmasına sebep olur.

Biyolojik yaklaşım açısından bakıldığında öfke, vücudun biyolojisi ile beynin yapısı ve gelişimiyle ilişkilendirilmektedir. Buna göre her insan dünyaya geldiğinde öfkelenme potansiyeline sahiptir. Biyolojik olarak öfke duygusuyla dünyaya gelen insan, çevreden öğrendikleri ile az ya da çok öfkeli, öfkesini kontrol eden/edemeyen biri haline gelir.

Pediatrist Dr. Daniel J. Siegel kitabında, beynin yapısı ve öfke arasındaki ilişkiye değinir. Buna göre öfkenin beyinde oluştuğu yere göre iki çeşit öfkeden söz edilir. Öfke, beynin alt ya da üst kısmında oluşabilir. Öfkenin vücuda etkisi, kontrol edilmesi gibi durumlar, öfkenin oluştuğu yere göre değişiklik gösterir. Bu iki durum, stratejik öfke ve gerçek öfke diye isimlendirilir.

Öfkeyi anlamak


Stratejik öfke

Birinci öfke türü, stratejik öfkedir. Stratejik öfke, beynin üst kısmında meydana gelir. Beynin üst kısmı mantık, düşünce, karar verme gibi becerilerin oluştuğu kısımdır. Bu bakımdan stratejik öfke, bir amaç doğrultusunda ve mantık çerçevesinde oluşur. Karar verme ve mantıklı düşünme becerisi halen devrede olduğu için yıkıcı etkilerle sonuçlanmaz.

Markette istediği oyuncağın alınması için öfkeli davranışlar sergileyen çocuğun hali, stratejik öfkeye örnektir. Çocuk, oyuncağı elde etme amacı doğrultusunda, verdiği karar icabı öfkeli davranmaktadır. Stratejik öfke bir bakıma “öfkeliymiş gibi” davranma halidir. Çocuğun hedefine ulaşamayacağını anladığı anda bir anda sakinleşmesinin sebebi budur.

Gerçek öfke

İkinci öfke, normal veya gerçek öfkedir. Beynin alt kısmı, duyguların oluştuğu yerdir ve gerçek öfke de burada oluşur. Alt beynin devrede olduğu aşırı mutluluk veya üzüntü, öfke gibi duyguların yaşandığı anlarda üst beyin pasif durumdadır. Bu sebeple konuşmanın, mantığı devreye sokmanın faydası olmaz; öfke duygusu, kontrolü ele geçirir.

Elinden alınan oyuncak sebebiyle öfkelenen, kardeşine vuran çocuğun durumu gerçek öfkedir. Çocuk, normalde kardeşini ittirmemesi gerektiğinin farkındadır. Ancak alt beynin devreye girmesiyle çocuk mantıklı düşünmekten uzaklaşmıştır. Bu esnada çocukla konuşmak, yaptığının doğru olmadığını anlatmak faydasız olacaktır.

Anlamak ve yönetmek…

Çocuğun öfke kontrol becerisini geliştirmek için yapacağınız şeylerden ilki, öfkeyi anlamaktır. Çocuğun öfkesinin sebebi nedir? Hangi öfke türünü yaşamaktadır? Eğer, stratejik öfkeyle karşı karşıya kaldıysanız, çocuğunuzla konuşmak etkili olur. İstediği şeyin olmama sebebi hakkında açıklama yapabilir, durum hakkında konuşabilirsiniz. Bunları yaparken tutarlı ve net olmanız, işinizi kolaylaştırır.


Marketten oyuncaksız çıkmak istemeyen çocukla durum hakkında konuşabilirsiniz: Şu an paramız yok. O oyuncağa ihtiyacın yok, gibi. Çocuğun ısrarı karşısında annenin net tavrı, çocuğun bir anda sakinleşmesini sağlamıştır.


Çocuk gerçekten öfkelenmişse, öfke kontrolünü sağlamak için hızlı bir şekilde üst beynin devreye girmesi gerekir. İttirmek, vurmak gibi davranışlar, öfkeyi daha da artırır. Böyle bir durumda yaptığının yanlış olduğunu söylemek, çocuğa bağırmak gibi şeylerin tesiri olmayacaktır. Bunun yerine sarılmak, çocuğu anlamaya çalışmak ve ardından onunla konuşmak gerekir. Durup düşünmek, birden ona kadar saymak, ortam değiştirmek, dikkatini başka noktaya çekmek gibi yöntemlerle çocuğun sakinleşmesini sağlamak, böylece üst beynin aktif duruma geçmesini temin etmek gerekir.

Bir amaç doğrultusunda ve mantık çerçevesinde ise o öfke, stratejik öfkedir. Böyle durumlarda çocuklar, öfkeliymiş gibi davranır

Kaynaklar

BRYSON Tıne Payne ve SIEGEL Daniel J., Bütün Beyinli Çocuk, Diyojen Yayıncılık, İstanbul 2020. Çeviren: Handan Ünlü Haktanır

Çocuk gelişimine dair bir çok yazıyı bloğumuzda bulabilirsiniz.Keyifli okumalar☺️..

 

Yorumlar

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...