Ana içeriğe atla

Çalışan kadınların babalardan beklediği bebek bakımı desteği


ÇALIŞAN KADINLARIN BEBEK BAKIMI... 

Çalışan kadın açısından bebek bakımı tam anlamıyla bir sorun teşkil ediyor. İşte bu devrede kadınlar, eşlerinden yardım istiyorlar. Evlenirken verilen"iyi ve kötü günde..."sözü üzerine erkeklerde evde sorumluluk alıyorlar
Özel arkadaş toplantıları, bir yerde eğlenme gibi lüksler zamanla ortadan kalkıyor ve bütün boş zamanlar artık bebeğe endeksleniyor. Bir arkadaştan,"haydi, bu akşam bir yerlere gidelim."diye telefon geldiği zaman artık rahatlıkla "kusura bakma ben gelemem. Bu akşam çocuğa bakma sırası bende" cevabını verebiliyor.
   "Ev erkeği"olmak ayrı bir maharet istiyor. Dünyaca ünlü çocuk dergisi"Parents", bu konuda Amerika Birleşik Devletleri'nde özel kursların açıldığına dikkat çekiyor. Eşi anne adayı olan erkekler,babalar, boş zamanlarında bu kurslara giderek bebek bakımı konusunda detaylı bilgiler alıyorlar. 
  Kurslarda, teorinin yanına pratiği de ekleyen erkekler,babalarbebeğin beslenmesinden tutun, gazının alınmasına, uykusuna, gezdirilmesine, eğlendirilmesine kadar her türlü bilgiye en ufak detayına kadar öğreniyorlar.
Baba sevgisinin önemi 

KILIBIK DEGİL KALBİ ILIK 🥰

Türkiye'de erkek egemenliği halen sürdüğü için,erkeğin doğum izni alması, babalık izni alması ve bebeğe bakması bir kılıbıklık olarak algılanıyor. Oysa uzmanlar olaya aynı açıdan bakmıyorlar. Türk erkeğinin eşlerine daha fazla yardımcı olması gerektiğini, babalığın sadece eve para getirmekten ibaret olmadığını ifade ediyorlar. 
   Uzmanlar, bir bebek için anne sevgisi ne kadar önemliyse Baba sevgisinin de aynı derecede önemli olduğunu ve bebeğin bu sevgiden mahrum bırakılmaması gerektiğini kaydediyorlar. 
  Gelişen dünya ile birlikte babalık misyonunun da değiştiğini ifade eden pedagoglar, bebeklerin karı kocanın işbirliği içerisinde büyütülmesinin"mecburi görev"olduğuna işaret ediyorlar. 

    "Ev erkeği olmak"

Tartışmanın tam ortasında yer alan babaların bir kısmı, görevin işleri açısından mümkün olmadığını söylese de bazıları"ev erkeği" olmayı seve seve kabul ediyorlar. Karşı çıkanlar, kendilerini,"isterseniz bir de doğuralım!" diyerek savunuyorlar.
  

BABALARA DOGUM İZNİ! TONY BLAİR...
   

 İngiltere Başbakanı Tony Blair'in hamile eşi Cherie Blair, doğum yapmadan önce, dünya kamuoyunun önünde açık açık şunları söyledi:"Doğum iznine çık ve evde bebeğe bak."
 Tony Blair doğum iznine çıkmadı ama akşama randevu vermeyi iptal etti. Hatta bir keresinde ülkesine gelen bir yabancı heyetin randevusu akşam saatine denk geldiği için gitmedi, evde cocuk baktı.           Sekreterine bıraktığın notta ise şu cümleler vardı:"bu akşamki randevuyu iptal edin, eve gidip çocuk bakacağım."
Bebeğe bakmaktan ev işleri ile ilgilenemediklerini söyleyen kadınlar bu sorumluluğun artık paylaşılması gerektiğini ifade ediyorlar. Kocalarının boş vakitlerini arkadaşlarıyla veya herhangi bir eğlence ile geçirmesi yerine evde kalmalarını, kendileri ev işleriyle ilgilenirken onların da bebeğe bakarak kendilerine yardımcı olmalarını istiyorlar.
 Peki soruyorum size en iyi anne kim? Çalışan kadın evinde çocuguna bakan mi?
Saniye bencik kangalın kaleminden En iyi anne kim ? Yazımızı okuyabilirsiniz.

  


Yorumlar

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...