Ana içeriğe atla

Kaç saat uyuyalım?

 

Gece uykusunu iyi alan bir insan ertesi güne, dinlenmiş, daha zinde, mutlu ve sıkıntılardan arınmış olarak başlar. Temiz uyku daha mutlu ve sağlıklı bir günü getirir. Uyumak insanlar için neredeyse yemek içmek kadar enerji verici ve gerekli bir durumdur. Başta beyin olmak üzere, vücut sistemimiz uyku esnasında daha yavaş çalışarak dinlenir, organizmamız bir anlamda kendini bakıma alır.

Kaç saat uyuyalım

Uyku demek yenilenmek demek

Uyku, tıbbi bir terim olarak; “Organizmanın çevreyle iletişiminin geri döndürülebilir şekilde geçici ve periyodik olarak kesilmesidir.” diye tarif edilir. Günlük işlerden yorulan bedenimiz uyku ile gündelik hayata ara vererek; biyolojik ve kimyasal işlemleri sayesinde vücut yapısına zihinsel ve fiziksel güç kazandıran bir restorasyon döngüsüdür.
Dinimize göre ise; küçük ölüm olarak tanımlanmaktadır. Kuran-ı Kerim’ de gece, uyku ve gündüz için; “ Sizin için geceyi örtü yapıp, uykuyu istirahat kılıp, gündüzü de çalışma zamanı yaptık.” diye buyrulmaktadır. Uyku hafif ölüm, ölüm ise ağır uykudur. Hazreti Ali: “Ruh uyku esnasında vücuttan çıkar, lâkin şuaları cesette kalır. Uyuyan bundan dolayı rüya görür. Uyandığı vakit ruhu cesede bir anda iâde edilir.” demiştir.

Hangi saatteki uyku daha verimli?

Beynimizde yer alan epifizden salgılanan Melatonin adlı hormon uykuya dalmamızı sağlar. Saat 21:00’de salınmaya başlayan bu hormon, gece yarısı saat 23-03 arası artarak en yüksek seviyeye çıkar. Eğer bu saatte yatarsak genelde başımızı yaştığa koyduğumuz ilk 15-20 dakika içinde uykuya dalarız.

Yeni doğmuş bebekler günün tamamını (ortalama 19-23 saat) uyuyarak geçirirken, oyun çocukluğu döneminde öğle uykuları önem kazanır. Genç yetişkinlerin gece uykuları düzgün ve düzenlidir; yetişkinlik döneminde 7-8 saate inen uyku ileri yaşlarda 4-6 saate kadar düşebilmektedir.

Araştırmalara göre 1910’larda insanlar ortalama 9 saat uyurken günümüzde ortalama 7 saat uyumaktadır. Bunun tahmin edilen sebeplerinin yanında belki de belirtmemiz gereken bir vurgu da giderek artan şehir yaşamıyla birlikte daha rahat geçim için daha çok çalışmaya olan ihtiyacımız olabilir. Artık zaman yetmediği için giderek uykumuzdan feragat etmekteyiz.

Peki! Kaç saat uyuyalım?

Uyku konusunda yapılan birkaç araştırmada, zihin ve sağlıkla ilgili belirtilere bakıldığında ideal uykunun yedi saat olduğu yönündedir. Yetişkinlerde ortalama 7-9 saat uykuya ihtiyaç vardır. Genelde altı saatten az uyuyanlar çalışkan ve etkin tiplerdir. Bazı kişiler için 5-6 saatlik uyku yeterli olurken, bazı kişiler ise 10-12 saat uyusalar bile dinlenmiş olarak uyanamazlar.

Fazla uyumak nasıl sağlığa zararlı ise az uyumanın da birçok sakıncası vardır. Uykusuzluk uykuya ihtiyacı ve meyli artırır. Uzun süre uykusuz kalmak hayvanlarda öldürücü olabilirken insanlarda zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açar. Araştırmalara göre yeterli süreden 20 dakika az uyuma bile ertesi günkü performansınızı ve hafızanızı kötü yönde etkilemektedir.

Az uyumanın yanı sıra çok uyumanın da diyabet, obezite ve ölümcül boyutlara açabileceği bilinmektedir. Halk arasında; “Uyku bir kantar, uyudukça artar.”, “Uyku uyku getirir uyku ölüm getirir.” deyimleri aslında bir ölçüde doğrudur. Uykunun yeterli miktardaki azı karar fazlası zarardır.

İlla da kesin ve net uyku süremiz ne kadar olsun diye sorulacak olursa yaşa ve işe göre değişir. Sonuç olarak “Eğer sağlıklı bir uyku düzeniniz varsa, zaten fazla uyuyamazsınız. İhtiyacınız olan uykuyu aldığınızda istemsiz olarak uyanırsınız.” denmiştir


Kaynak:insan ve hayat dergisi 

Yorumlar

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...