Ana içeriğe atla

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

 Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır.

Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası

Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir.

Zaman yönetimi

Zaman Algısına Hazırlık: Hafıza ve Muhakeme

Zaman algısının gelişiminde çocuğun hafızasını kullanabilmesi, olayları sıralayabilmesi ve bunlar arasında bağlantı kurabilmesi önemlidir. Bu beceriler, çocuklara zaman kavramını öğretmek için birer basamaktır. Özellikle konuşmaya başlamamış çocuklara dahi “Dün parkta oynadık, bugün oyun oynayacağız” gibi cümleler söylemek bu becerilerin gelişimine katkı sağlar.

Zaman Yönetimi Eğitimi, Karakter Gelişiminin Bir Parçasıdır

Zamanı doğru kullanmayı öğrenmek, aslında karakter eğitiminin bir parçasıdır. Anne ve babaların bu konuda model olması çok önemlidir. Eğer ebeveynler, kendi planlarını başkalarının istekleri yüzünden sürekli bozuyorsa, çocuk da bu davranışı örnek alır. Zamanını başkalarını memnun etmek için harcamayı doğal bir davranış olarak görmeye başlayabilir. Bu nedenle ebeveynlerin kendi zamanlarını düzenli kullanmaları, çocuklarına doğru bir örnek oluşturacaktır.

Çocuklarla Günlük Sohbetlerin Önemi

Çocuğun gün içinde yaptıkları veya yapacakları hakkında konuşmak, onun zaman algısını güçlendiren bir adımdır. Örneğin; “Sabah kalkınca ne yaptın? Okuldan geldikten sonra neler yapmayı düşünüyorsun?” gibi sorularla günü değerlendirebilirsiniz. Ayrıca bu sohbetlerin belirli bir rutinde yapılması, çocukların düzeni öğrenmesine yardımcı olur. “Hayırlı sabahlar, yemekten sonra ders çalışacağız” gibi zaman ifade eden cümleler kullanmak faydalı olacaktır.

Etkinliklere Süre Belirlemek

Çocuklar etkinlikleri sever, bu yüzden zaman yönetimi eğitimi için onlara belirli bir süre tanımak etkili bir yöntemdir. Saat ve dakika gibi kavramlar henüz soyut gelebilir, ancak “Bu resim çalışmasını tamamlamak için 15 dakikamız var” gibi bir yönlendirme, çocukta bir “zihin saati” oluşmasını sağlar. Bu süreyi belirlerken çocuğun kapasitesine dikkat edilmelidir, aksi takdirde etkinlik rahatsız edici bir hale dönüşebilir.

Namaz Vakitlerinden Yararlanmak

Zaman yönetimini öğretmek için en güzel yöntemlerden biri de namaz vakitlerini bir zaman ölçütü olarak kullanmaktır. Örneğin; “İkindi namazından sonra parka gidebiliriz” gibi ifadelerle çocuğun hem dini bilinç hem de zaman algısı kazanması sağlanabilir. Evde düzenli olarak uygulanan bu tür rutinler, çocuğun zamanı daha iyi anlamasına yardımcı olur.

Görevleri Önceden Hatırlatmak

Çocuğa yapılacak bir işi tam o anda söylemek yerine, belirli bir süre önceden haber vermek, onun zamanı yönetmesini kolaylaştırır. Örneğin; “10 dakika sonra yemek yiyeceğiz” gibi bir hatırlatma, çocuğun dikkatini toplamayı ve kendini hazırlamasını sağlar.

Sabır


Sabır ve İstikrar Önemlidir

Aile içinde bir düzenin olması, çocukların da zaman yönetimini öğrenmesini kolaylaştırır. Ancak bu süreç sabır ve istikrar gerektirir. Çocuklara zamanla ilgili alışkanlıklar kazandırırken yumuşak bir dil kullanmak, emir vermek yerine neden-sonuç ilişkisiyle açıklamalar yapmak süreci kolaylaştırır.

Sonuç olarak, çocuklara zaman yönetimini öğretmek sabır ve istikrar gerektirir. Ancak düzenli bir yaşam ve ebeveynlerin desteğiyle bu süreç hem kolay hem de eğlenceli hale getirilebilir.

Çocuk gelişimi yazılarımıza tıklayın ☺️ 

Yorumlar

Popüler yazılar

Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri: Üstün Yetenekli Bir Zihnin Erken İzleri

 Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri Üzerine Bir Değerlendirme Çocukların çizimleri, onların iç dünyasını anlamamızda bize rehberlik eden önemli ipuçları barındırır. Bu çizimler; çocuğun ruh hali, çevresine bakışı, zekâ seviyesi, sosyal ilişkileri ve özgüveni gibi pek çok özelliği hakkında bilgi verir. Aynı zamanda çocukların psikolojik ya da fizyolojik bir rahatsızlığı olup olmadığına dair de fikir verebilir. Bir çocuğun çizdiği resim değerlendirilirken; kompozisyonun bütünlüğü, figürlerin birbiriyle ilişkisi, objelerin ve uzuvların büyüklüğü ya da küçüklüğü, ayrıntı düzeyi, kullanılan renkler, çizim süresi, silgi kullanma sıklığı, naiflik, yer çizgisi ve ufuk çizgisi gibi pek çok unsur göz önünde bulundurulur.                Fatih Sultan Mehmet Han'ın Çizimleri  Fatih Sultan Mehmet’in Çizimlerine Dair Gözlemler Fatih Sultan Mehmet’in küçük yaşlarda yaptığı bazı çizimler günümüze ulaşmıştır ve bu çizimlerin 4-7 yaş aralığında yapı...

Zeka Testinin Faydaları,ilk zeka testleri,zeka Testinin endustrilesmesi

 Hayatımızın her alanında yaptığımız seçimlerde bir eleme yöntemi kullanırız. Mevcut iki veya daha fazla seçenek arasında karar vermek ya da bunları kıyaslamak için bir yöntem belirlemek gerekir. Bu karşılaştırmaları yaparken ya da çoklu faktörler arasında seçim yapmak gerektiğinde, gözlemlerimizin yeterince tarafsız olmadığını fark ettiğimiz zamanlardan itibaren test ve ölçüm kavramı ortaya çıkmıştır. Zekâ testleri de bireylerin yeteneklerini değerlendirip diğerleriyle kıyaslamak amacıyla geliştirilmiştir. 19. yüzyılın başlarına kadar yetenekleri belirlemek için uygulanan testler, amatör çalışmalara dayanıyordu ve bu çalışmaların kökeni Çin, Mısır ve Antik Yunan’a kadar uzanıyordu. Zekâ ile ilgili kıyaslama ve tespit çalışmaları tarihsel olarak ilk kez MÖ 2200'lerde Çinli hükümdarların hizmetçi seçimlerinde kullandığı bir tür yetenek sınavında görülmektedir. Benzer şekilde Mısır’da da yöneticilerin ve yardımcılarının seçimi için yetenek sınavlarının kullanıldığı bilinmektedir. İlk...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Koşullu sevgi nedir?

  Anne babalar için çocukları hayatlarındaki en değerli varlıklardır; ancak çocuklara yönelik yaklaşımlarda bazen çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlardan biri, çocukların istenmeyen davranışlarına karşı sevgiyi bir araç olarak kullanmaktır. Ebeveynlerin her durumda çocuklarının yanında olmaları ve onları desteklemeleri çok önemlidir. Ancak bazı sorunlar karşısında otorite sağlamakta zorlanan ebeveynler, çocuklarına koşullar sunmayı tercih edebilirler. Bu koşullar, kısa vadeli çözümler sunsa da, zamanla çocuk ve ebeveyn arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir. Örneğin, "Bunu yapmazsan seni sevmem" gibi tehditler , çocukta güven eksikliğine ve anne babayı kaybetme korkusuna yol açabilir. Çocuğun dünyasında en önemli kişiler anne babası ve yakın çevresidir. Bu ilişkiler, çocuğun dünyaya bakışını ve hayattaki diğer ilişkilerini nasıl kuracağını şekillendirir. Çocuğunuza belirli sınırlar koymak elbette hayatı anlaması için önemlidir, ancak bu sınırlar sevgi ve güven t...

Zorbalığın Üstesinden Gelen Dostluk Hikayesi – Empati ve Cesaretin Gücü

Zorbalığın Gölgelerini Aydınlatan Dostluk: Çocuklara Dayanışma ve Empati Eğitimi Okullarda zorbalık hâlâ birçok çocuğun hayatını etkileyen önemli bir sorun olmaya devam ediyor. 2025 yılı verilerine göre öğrencilerin yaklaşık %40’ı, okul yaşamında en az bir kez zorbalığa maruz kalıyor. Peki çocuklarımıza bu konuda nasıl destek olabiliriz? Cevap, dostluğun ve empati eğitiminin gücünde saklı. 💛 --- 🌧️ Zorbalığın Çocuk Üzerindeki Etkileri Zorbalık, çocuklarda özgüven kaybına, içe kapanmaya ve bazen okuldan soğumaya yol açabilir. Bu süreçte en etkili koruma kalkanı, çocuğun sağlıklı bir dostluk ağına sahip olmasıdır. Gerçek dostluk, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. S...

Temizlik ve Hijyenin Sağlık Üzerindeki Şaşırtıcı Faydaları

 İnsan olarak pek çok şeye ihtiyacımız var; fiziksel, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlarımız karşılanmadığında, türüne göre fiziksel veya psikolojik olarak etkileniyoruz. Gün içinde tamamlanması gereken işlerin yanı sıra ev işleri de angarya gibi görünebilir, ancak temiz ve düzenli bir alanın sağlığımıza birçok faydası vardır. Annemin, kendi annesinden öğrendiği eski bir sözü sıkça duyarım: “Yavrum, evini temiz tut ki misafirin geldiğinde mahcup olmayasın; kendini temiz tut ki, ölüm geldiğinde yüzün kara olmasın. Stresi Azaltır Temizlik, stresi azaltmaya yardımcı olur. Düzenli bir ortamda bulunmak, kişinin endişe seviyelerini düşürür. Araştırmalar, dağınık ortamlarda yaşayan bireylerin vücutlarındaki kortizol seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kortizol, vücudumuzda stres ve kaygıya yol açan bir hormondur. Dağınıklığın yüksek kortizol seviyeleriyle ilişkilendirilmesinin nedeni, beynimizin görüş alanındaki her şeyi işlemek zorunda kalmasıdır. Bu durum, günlü...