Ana içeriğe atla

Korkma bırakır, Sütten ayrılış süreci nasıl olmalı?

 Sena artık 2 yaşına gelmişti. Çok şükür ki 2 yıl boyunca emmişti. Aslında hedefim kızımın 22 aylıkken bıraktırmaktı. Çünkü diğerlerinde de öyle yapmıştım. Bu kitabı okuyarak bıraktırmıştım. Şimdi size kitaptan alıntılar yapacağım. Bu kitapta da aynı benim gibi bıraktırmaya çalışan Zara ile kızından bahsedeceğim. 

Zara'nın hedefi Kozan'ın 2 doğum gününden sonra emzirmeyi bıraktırmaktı. Öyle pat diye bıraktırmak ya da iğrendirerek bıraktırmak istemiyordu. Okuduğu tüm kitaplarda buna karşıydı zaten. Bloglar ise salça sürenler, oje sürenler, bilmem ne otu sürenlerin deneyimleriyle doluydu. Ama Kozan'ın emmekten iğrenmesini istemiyordu Zara. Çünkü Koza tam 2 yıl büyük bir aşkla emmiş ,emerken sevmiş, emerken uyumuştu... Acıkınca emmiş, korkunca emmiş, canı her istediğinde emmişti. Böyle bir aşkın hüsranla bitmemesi gerekiyordu. Yani bir şey sürüp"acı oldu"dese ya da"yara oldu" dese incinirdi, üzülürdu onu minik kuzusu. Zara bu konu ile ilgili her şey ama her şeyi okudu; blogları, makaleleri, kitapları, dergileri. Sonuç olarak kendisi ve kızı için en uygun yolu seçti ve aşamalandırdı. 2 ay süren bir memeden ayrılma süreci planladı. 

Sütten ayrılış
Sütten ayrılış 

İlk aşama 

Önce Kozan'ın gün içerisinde ne sıklıkta emdiğini belirledi. Koza sabah uyanınca, annesi işten dönünce ve yatarken emiyordu. Rutin olarak geceleri de iki kere uyanıyor ve emerek tekrar uyuyordu. Hafta sonları ya da Zara'nın evde olduğu tatil günlerinde ise öğlen yemeğinden sonra da emiyordu. Artık ertelemekten vazgeçti. Kendisini hazır hissediyordu. "Bu süreçte annenin kendini hazır hissetmesi çok önemli". Sürekli emzirmek artık zor geliyordu ama seviyordu da. Okuduğu her kaynakta annenin kendisine hazır hissetmesi gerektiğinin önemi vurgulanıyordu. Evet hazırdı.

"Bende hazırdım. Cuma günü ezan ile sela arasında Buruc süresi okuyup Kızım için dua ettikten sonra son kez onu emzirdim."

Hafta sonu başlamaya karar veren Zara ilk önce öğlen yemeğinden sonra emzirmeleri kesti. En sancısız geçen süreç buydu onlar için. Ama Koza emerek uyumaya alışkın olduğu için aynı Sena gibi uykusuna yatırmak çok zor oluyordu. Saat 13.00'te uyuyan Koza saat 15'e kadar uyumuyordu. Çünkü emmeden nasıl uyuyacağını bilmiyordu. Yatakta kitap okuyorlar dönüp duruyorlardı ama Koza bir türlü uyuyamıyordu. 

"Biz ise bu süreçte ayakta sallayarak ,elinde biberonuyla uyutmaya alıştırmıştım. "

Koza uyuyamadıkça huzursuzlanıyor ,ağlıyor, meme diyor emmek istiyordu. Memeye dokunuyor olmuyor, bakıyor olmuyordu. O gün ikisi içinde duygusal olarak çok zordu."Ben ağladım"

En son balkondaki salıncağa gittiler. Salıncakta Zara'nın kucağında sallanırken 3 dakika içinde uyudu Koza. Zara derin bir oh çekti. Neyse ki o salıncak varmış diye düşündü. 

Zara çok yorgun ve çok üzgündü. Hemen akşam olmasını ve yavrusunu emzirme zamanının gelmesini istiyordu. Ertesi gün daha kolay oldu. Öğlen uykusu için birlikte yatağa gittiler. Koza emmek istedi ama olmayınca memeye baktı, oynadı. Annesiyle birlikte kitaplara baktılar. Sonra mucize gibi bir şey oldu. Sırtını döndü ve uyudu... İşte o gün Zara dedi ki"Bu çocuk bırakmaya hazır, hazır olmayan asıl benmişim..." 

Aynı hepimizin söylediği cümledir bu cümle.Cocuklar daha kolay adapte oluyor yaşları geldiginde önemli olan bizim psikolojik olarak hazır olmamız.

Diğer aşamalarda aynı bu şekilde devam ediyor. Burada akademisyen annenin vurguladığı birkaç önemli noktaya ve biraz da kendi hikayesine değinmek istiyorum. Öncelikle meme bıraktırma aşamasında, özellikle gece bıraktırma aşamasına geldiğinizde, çocuğunuza mutlaka açık hava aktiviteleri, bol koşturmacalı, bol oksijenli, ve elbette eğlenceli aktiviteler sunun. Birlikte daha çok zaman geçirmeye ve oynamaya dikkat edin. Ne oynadığınızın bu noktada önemi yok. Önemli olan çocuğunuzla birlikte hoşça vakit geçirmeniz. Ama unutmamanız gereken en önemli şey; çocuğunuzda bir süreliğine huy değişikliği olabileceği. Örneğin benim oğlum bazen çok inatçı olsa da ben ona inadına hep kurabilmişimdir. Ama gece emmeyi bıraktığı ilk 3 gün"neler oluyor benim çocuğuma" dedim. Ne ağlamak krizleri yaşadık, hiç umulmadık durumlarla karşı karşıya kaldık. Çok çok zor ama sakinliği korumak lazım. Her ağlama krizinde -ki hiçbir meme diye olmadı ama aslında altta yatan neden oydu- ona sarıldım sıkı sıkı. O kendini geriye doğru attı, dikkatini dağıtmak için en sevdiği şeyler bile kar etmedi. Ağladı, ağladı... Hep onu çok sevdiğimi, yanında olduğumu söyledim ama benim de sinirlerim gerildi ve bunu yavrumun hissetmemesi gerekiyordu... Neticede bu benim de memeden bıraktırma sürecimdi. Hem memeden ayrılma süreci yaşanıyordu hem de çocuğum kendisine dokunmama izin vermiyor, hırcınlasıyor ve mutsuzlaşıyordu. İlk 3 gün boyunca, her günün en az bir krizi oldu. Her gün okulda arkadaşlarıma danıştım ben de. Evet, dur uzman olabilirim ama kendi çocuğumun annesiyim. Bana hep aynı şeyleri söylediler,"sakin ol geçecek, normale dönecek"ve biliyor musunuz, dört gün! Sihirli 4 gün! 4 gün sonra Demir (yazarımızın oğlu)eski demirime döndü...

Bir anne için emzirmek gerçekten zor bir imtihan... Emdi emmedi,doydu doymadı, sonrasında bıraktı bırakamadı derken 2 yıl geçiveriyor. Etraftaki çatlak sesleri de anmadan geçmeyelim.

"Ay sütün yetmiyor mu?"

"Doymadı bu doymadı ,mama ver."

"Nasıl bıraktıracaksın bilmiyorum valla"

Bu uçsan cümleler annelerin de uçmasıyla ve bazen içinden bazen de dışından"YETEEEER"diye bağırmasıyla sonuçlanır.

Ama tatlı amcam, teyzem iyilik istiyorsan lütfen sus! Lütfen bu sürece karışma! Hele çocuğun yanında "ay bırakamaz"gibi cümleleri kurma. Neden mi? Çünkü o dünya tatlısı her konuşulanı duyuyor ve biliyor musun artık her şeyi anlıyor. İşte o noktada çocuk da kaygı başlayabiliyor."annem mi gidecek", memede süt mü bitecek"kaygıları yavruların zihninde beliriyor. O nedenle lütfen çocukların yanında, onların kritik süreçleri hakkında konuşmayalım. O öğrenmeye aç güzel zihinlerini böyle kaygı uyandıracak cümlelerle doldurmayalım. Zaten anne kaygılı lütfen kaygıyı artırmayalım...

Bebeklerin gelişimi ile ilgili daha fazla bilgiyi yazılarımızdan okuyabilirsiniz.

Kaynak"Korkma iyi bı annesin"

Yazar:Doç.dr.Saniye Bencik Kangal.

Yorumlar

Popüler yazılar

Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri: Üstün Yetenekli Bir Zihnin Erken İzleri

 Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Çizimleri Üzerine Bir Değerlendirme Çocukların çizimleri, onların iç dünyasını anlamamızda bize rehberlik eden önemli ipuçları barındırır. Bu çizimler; çocuğun ruh hali, çevresine bakışı, zekâ seviyesi, sosyal ilişkileri ve özgüveni gibi pek çok özelliği hakkında bilgi verir. Aynı zamanda çocukların psikolojik ya da fizyolojik bir rahatsızlığı olup olmadığına dair de fikir verebilir. Bir çocuğun çizdiği resim değerlendirilirken; kompozisyonun bütünlüğü, figürlerin birbiriyle ilişkisi, objelerin ve uzuvların büyüklüğü ya da küçüklüğü, ayrıntı düzeyi, kullanılan renkler, çizim süresi, silgi kullanma sıklığı, naiflik, yer çizgisi ve ufuk çizgisi gibi pek çok unsur göz önünde bulundurulur.                Fatih Sultan Mehmet Han'ın Çizimleri  Fatih Sultan Mehmet’in Çizimlerine Dair Gözlemler Fatih Sultan Mehmet’in küçük yaşlarda yaptığı bazı çizimler günümüze ulaşmıştır ve bu çizimlerin 4-7 yaş aralığında yapı...

Zeka Testinin Faydaları,ilk zeka testleri,zeka Testinin endustrilesmesi

 Hayatımızın her alanında yaptığımız seçimlerde bir eleme yöntemi kullanırız. Mevcut iki veya daha fazla seçenek arasında karar vermek ya da bunları kıyaslamak için bir yöntem belirlemek gerekir. Bu karşılaştırmaları yaparken ya da çoklu faktörler arasında seçim yapmak gerektiğinde, gözlemlerimizin yeterince tarafsız olmadığını fark ettiğimiz zamanlardan itibaren test ve ölçüm kavramı ortaya çıkmıştır. Zekâ testleri de bireylerin yeteneklerini değerlendirip diğerleriyle kıyaslamak amacıyla geliştirilmiştir. 19. yüzyılın başlarına kadar yetenekleri belirlemek için uygulanan testler, amatör çalışmalara dayanıyordu ve bu çalışmaların kökeni Çin, Mısır ve Antik Yunan’a kadar uzanıyordu. Zekâ ile ilgili kıyaslama ve tespit çalışmaları tarihsel olarak ilk kez MÖ 2200'lerde Çinli hükümdarların hizmetçi seçimlerinde kullandığı bir tür yetenek sınavında görülmektedir. Benzer şekilde Mısır’da da yöneticilerin ve yardımcılarının seçimi için yetenek sınavlarının kullanıldığı bilinmektedir. İlk...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Koşullu sevgi nedir?

  Anne babalar için çocukları hayatlarındaki en değerli varlıklardır; ancak çocuklara yönelik yaklaşımlarda bazen çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlardan biri, çocukların istenmeyen davranışlarına karşı sevgiyi bir araç olarak kullanmaktır. Ebeveynlerin her durumda çocuklarının yanında olmaları ve onları desteklemeleri çok önemlidir. Ancak bazı sorunlar karşısında otorite sağlamakta zorlanan ebeveynler, çocuklarına koşullar sunmayı tercih edebilirler. Bu koşullar, kısa vadeli çözümler sunsa da, zamanla çocuk ve ebeveyn arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir. Örneğin, "Bunu yapmazsan seni sevmem" gibi tehditler , çocukta güven eksikliğine ve anne babayı kaybetme korkusuna yol açabilir. Çocuğun dünyasında en önemli kişiler anne babası ve yakın çevresidir. Bu ilişkiler, çocuğun dünyaya bakışını ve hayattaki diğer ilişkilerini nasıl kuracağını şekillendirir. Çocuğunuza belirli sınırlar koymak elbette hayatı anlaması için önemlidir, ancak bu sınırlar sevgi ve güven t...

Zorbalığın Üstesinden Gelen Dostluk Hikayesi – Empati ve Cesaretin Gücü

Zorbalığın Gölgelerini Aydınlatan Dostluk: Çocuklara Dayanışma ve Empati Eğitimi Okullarda zorbalık hâlâ birçok çocuğun hayatını etkileyen önemli bir sorun olmaya devam ediyor. 2025 yılı verilerine göre öğrencilerin yaklaşık %40’ı, okul yaşamında en az bir kez zorbalığa maruz kalıyor. Peki çocuklarımıza bu konuda nasıl destek olabiliriz? Cevap, dostluğun ve empati eğitiminin gücünde saklı. 💛 --- 🌧️ Zorbalığın Çocuk Üzerindeki Etkileri Zorbalık, çocuklarda özgüven kaybına, içe kapanmaya ve bazen okuldan soğumaya yol açabilir. Bu süreçte en etkili koruma kalkanı, çocuğun sağlıklı bir dostluk ağına sahip olmasıdır. Gerçek dostluk, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. S...

Temizlik ve Hijyenin Sağlık Üzerindeki Şaşırtıcı Faydaları

 İnsan olarak pek çok şeye ihtiyacımız var; fiziksel, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlarımız karşılanmadığında, türüne göre fiziksel veya psikolojik olarak etkileniyoruz. Gün içinde tamamlanması gereken işlerin yanı sıra ev işleri de angarya gibi görünebilir, ancak temiz ve düzenli bir alanın sağlığımıza birçok faydası vardır. Annemin, kendi annesinden öğrendiği eski bir sözü sıkça duyarım: “Yavrum, evini temiz tut ki misafirin geldiğinde mahcup olmayasın; kendini temiz tut ki, ölüm geldiğinde yüzün kara olmasın. Stresi Azaltır Temizlik, stresi azaltmaya yardımcı olur. Düzenli bir ortamda bulunmak, kişinin endişe seviyelerini düşürür. Araştırmalar, dağınık ortamlarda yaşayan bireylerin vücutlarındaki kortizol seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kortizol, vücudumuzda stres ve kaygıya yol açan bir hormondur. Dağınıklığın yüksek kortizol seviyeleriyle ilişkilendirilmesinin nedeni, beynimizin görüş alanındaki her şeyi işlemek zorunda kalmasıdır. Bu durum, günlü...