Ana içeriğe atla

Kurban çocuklara nasıl anlatılmalı

 

KURBAN ÇOCUKLARA NASIL ANLATILMALI 

  
 Kurban arapça karabe yani yaklasmak kelimesinden türemiştir.Hz Allah Kevser süresinde bizlere "fesalli li rabbike venhar" sen namazını kıl ve kurban kes buyuruyor.
     Kurban zilhiccenin 10. Gününde kurban bayramınin birinci günü kesilir.
     Kurban çocuklara nasıl anlatılmalı?
Okul öncesi çocuklar için pedegogların önerdiği kurban kesimini çocukların görmemesidir.Cocugun bunun ibadet kavramını anlamlandırmasi için erken olup kurban kesim anına şahitlik etmemesi istenmektedir.
7 yaş üstü çocuklarda ise Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail'in hikayesi anlatılmalı, ama bıçakla kesmek yerine daha çok oğlunun teslimiyetine , babasının sözünü yerine getirmesine olan değerinden bahsedilerek anlatılabilir.Peki bu çocuklara ne diyeceğiz Bize hz.Allah 2 tane bayram vermiş biri Ramazan Bayramı diğeri Kurban bayramı.Bu bayram da Hz.Allah fakirlere yardım etmemizi, akrabalarımızi ziyaret etmemizi istiyor.Bizde bugün akrabalarımızi ziyaret edeceğiz.Paralar, harçlıklar, şekerler toplayacagiz.Kapimiza gelen çocukları sevindirecegiz.Ve hz.Allaha biz böyle güzel bi bayram hediye ettiği için dua edeceğiz.Simdi Kabe'de hacilar Hz.Allaha dua ediyor gel bizde seninle dua edelim diyelim.
    Daha büyük çocuklar bunu daha iyi kavrayabilecekleri için görmelerinde sakınca yoktur.
     Peki kurban bize nasıl vacip kılındı.
Hz.ibrahim as. ın çocuğu olmuyordu.ve hz.Allaha bir erkek evladı olursa onu kurban edeceğim diyerek adak adamıştı.Hz.İsmail as doğduktan sonra en sevimli zamanlarında hz.İbrahime rüyasında sözü hatırlatıldı.O gün Hz.İbrahim İsmail as.i elinden Baba oğul Şi’b Vadisi’ne doğru yöneldikleri zaman, şeytan bir insan kılığında görünüp, Allah’ın emrini yerine getirmekten vazgeçirmek için İbrahim (a.s)’in önüne geçti. Onu kandıramadı. İbrahim (a.s) onu kovdu. Aynı şekilde İsmail ve Hacer (as.)’e de müdahale etmek istediyse de başaramadı. Hepsi de Allah’ın buyruğunu dinlemek ve ona boyun eğmekte birleşti. İbrahim (a.s) vadide oğlu İsmail ile başbaşa kalınca ona: “Oğulcuğum, ben seni rüyamda boğazlıyor gördüm!” diyerek, kendisine emrolunanı haber verdi.İsmail (a.s): “Babacığım sana emrolunanı yap” dedi. Sonra da “Babacığım! beni kurban etmek istediğin zaman, beni iple sıkıca bağla ki benden sana karşı, bir şey isabet edip de ecrim eksilmesin. Hem seni beni boğazlamak için yatıracağın zaman, yüzü koyun yatır, alnımı yere getir. Çünkü yüzüme bakınca kalbin incelir ve bu durumun Allah’ın sana emrettiği şeyi yerine getirmene engel olabileceğinden korkarım!” dedi. İbrahim (a.s) “Oğulcağızım! Sen bana Allah’ın emrettiği şey hakkında ne güzel yardımda bulundur.” dedi ve onu, istediği gibi sıkıca bağladı. İbrahim (a.s) bıçağı, İsmail (a.s)’in boğazına bastırınca sanki bıçak bakır bir levha ile karşılaşmış gibi boğazını kesmedi, İbrahim (a,s) bıçağı iki-üç defa biledi. Fakat muvaffak olamadı.  İbrahim as taşa vurdu taş paramparça oldu.Sonra İbrahim as. Bıçağa sual etti dedi neden kesmiyorsun.Bicak dile geldi Nasıl keseyim ey Allah'ın peygamberi Allah sana kurban kes diye emretti bana da kesme diye emretti diyor.Bunun üzerine Cebrail as. geliyor.O sırada Allah tarafından: “Ey İbrahim! rüyana sadakat gösterdin, işte sana oğlunun yerine boğazlayacağın kurbanlık, onu boğazla!” buyuruldu. Bu hadise Kur'an'ı Kerim de bizzat anlatılmaktadır. 
Hepinizin Kurban Bayramı Mübarek Olsun.



Yorumlar

Popüler yazılar

Zorbalığın üstesinden gelen dostluk

Zorbalığın Gölgesindeki Dostluk Bir zamanlar küçük bir kasabada, aynı sınıfta okuyan üç yakın arkadaş vardı: Hülya, Seda ve Büşra. Her gün birlikte okula giderler, ders aralarında neşeyle sohbet ederlerdi. Ancak, bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci katıldı. Adı Sarp’tı ve kasabanın en güçlü çocuklarından biriydi. Sarp, okulun ilk gününden itibaren sınıfta kendine bir yer edinmeye çalıştı, ancak bunu arkadaşlarına zorbalık yaparak elde ediyordu. Hülya, Seda ve Büşra, ilk başta Sarp’ın onları rahatsız etmeyeceğini düşündüler. Ancak, zamanla Sarp, özellikle Büşra'ya takılmaya başladı. Büşra’nın uzun, dalgalı saçları ve sakin tavrı, Sarp’ın alay konusu olmuştu. "Sana kuaför bulmamız lazım, bu saçlarla böyle gezilmez!" diye dalga geçiyordu. Hülya ve Seda, Büşra’ya destek olmaya çalışsalar da, Sarp’ın zorbalıkları gitgide daha dayanılmaz hale geliyordu. Sarp, Büşra’nın eşyalarını saklamaya, onun hakkında dedikodular yaymaya başladı. Büşra ise bu durumdan dolayı içine kapanmay...

Mahremiyet ve Teşhir: Hayatımızdaki İnce Denge

 İnsan doğası gereği, izlenmekten ve gözetlenmekten hoşlanmaz. Yaptığı bazı eylemlerin gizli kalmasını, başka bir ifadeyle hayatında özel bir alanın bulunmasını arzular. Bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan bir ihtiyaçtır. Ancak konu sanal dünyaya geldiğinde bu durum değişebilir. İnsanlar, burada gözetlenmeyi arzulayan bir tutum sergileyebilir. Günlük hayatta mahremiyetin zarar göreceğini düşündüğü için izlenmeye karşı çıkan bir birey, sanal ortamda bu konuyu o kadar önemsemeyebilir. Teşhir kelimesi “duyurmak, göstermek, açıklamak ve sergilemek” anlamlarını taşır. Ayrıca, herkesin görebileceği şekilde yayıp göstermek ya da sergilemek şeklinde de tanımlanabilir. Bu kelimenin kökeni “şöhret” kelimesine dayanır. Teşhir, şöhreti elde etme ve sürdürme noktasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Şöhret hedeflendiğinde, teşhir bir şekilde devreye girer. Mahremiyet ise, kişinin gizli kalması istenen yönlerini ifade eder. “Başkalarından saklanan, görünmesi ya da duyulması istenme...

Kitap seçerken ilk izlenim ne olmalı?/kitap okurken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl okumalıyız?

Kitabın sayfalarını seri bir şekilde çevirin. İçerisinde fark ettiğiniz vurgulu yazılmış ifadeleri okuyun. Varsa resim ve tablolara göz gezdirin, ihtiyaç duyarsanız herhangi bir bölümden birkaç sayfa okuyun. Okuduğunuz bilgilerin aklınızda kalması için, okumayı sevmek için, okuma alışkanlığı kazanabilmek için, bilinçli bir okuyucu olabilmek için, okuma konusundaki ihtiyaçlarınızı giderebilmek için, okurken sıkılmadan usanmadan okuyabilmek için neler yapabiliriz? Öncelikle okuma işini asla ertelemeyin. İlk fırsatta hemen okumaya başlayın. Okumak için uygun ortam oluşturun.  Okuma sırasında sosyal medyadan uzak durun. Herhangi bir şeyin dikkatinizi dağıtmasına ve motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin. Oturduğunuz yer rahat olsun. Bulunduğunuz ortamın ışığına ve havalandırmasına dikkat edin. Ama her şeyin tam olmasını bekleyerek okumayı ertelemeyin. Seyahat sırasında dahi oturarak veya ayakta okuyun. Okumakla ilgili hiçbir durumu okumamak için bahane etmeyin. Okumak için sürekli fır...

Sosyal Medyanın Dikkat Dağıtıcı Etkisi ve Odaklanma Becerinizi Geliştirme Yolları

 Bir işin ortasında, mesela bir toplantı devam ederken, video izlemek istiyor insanlar. Dikkat süresini 19 saniye olduğunu ispatlayan bir durum bu. Toplantıda olduğunuz için sesi açamıyor, yazılım bu durumu fark ediyor. metin altta yazı olarak görünüyor. Meşgul olduğunuz zamanda bile, videoya maruz kalmanızı kolaylaşıyor. Video içerik üretiminde öne çıkan uygulamalar, belki de kendilerini uykuyla ilişkilendiremedikleri için bu alanın dışında kalıyorlar. İstanbul'un yoğun trafiğinde bile, araç kullanırken video izleyen sürücülere rastlamak mümkün. Trafikte fırsat buldukça birkaç saniye izleyip yollarına devam ediyorlar. İnternetin olduğu her yerde izlenmeye çalışılan videoların farklı bir boyutu var. Özellikle bağlantısız, kesintisiz içerik anlayışı dikkat çekici. Günümüzde odaklanma süresi öyle azaldı ki, bir konuya sadece 19 saniye boyunca dikkat verebiliyoruz. Artık yarım saat boyunca tek bir konuya odaklanabilmek adeta bir başarı haline geldi. Uygulamalar, kullanıcıların ilgisi...

Okula uyum süreci/Ayrılık kaygısı/Okul fobisi

Okula uyum süreci/oryantasyon  OKULA UYUM SÜRECİ /OKUL FOBİSİ/AYRILIK KAYGISI Anaokullarında eğitimin başlamasına az kaldı.Çocuklarımız ağlıyor doğal olarak annelerinden ayrılmak istemiyor.Yeni bı ortama girecekler onlar için de hiç kolay değil.Anneler ve babalar olarak bize düşen sakin kalmak zira biz bile yeni bı ortama girdiğimizde aynı şekilde bı tedirginlik yaşıyoruz.Onlar daha çok küçük bunu siz ebeveynleri ve öğretmenleri sayesinde aşacaklar.Bu dönemde pedegogların bize önerdiği şeyleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak çocuğu okula bırakırken asla yalana basvurmayın. Ağlıyor diye çocuğu alıp eve götürmeyin.Kaçarak uzaklaşmayın. Mutlaka vedalaşarak ayrılın. Cocugunuza ne zaman doneceginizi söyleyin. Söylediginiz saatte okulda olun.Çocugun size güvenmesi ve endişelerinin azalmasında bunlar kritik noktalardır.Cünkü çocuklarımızın okula gitmek istememelerinin temel nedeni ayrılık kaygısıdır.Anne , babadan ayrılmak istemediği için okula gitmek istemez...

Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları

  Çocuklara Zaman Yönetimini Öğretmenin Püf Noktaları Çocuklar bebeklikten itibaren zamanlarının büyük kısmını aileleriyle geçirir. Zaman kavramını ve bu zamanı nasıl değerlendireceklerini de en çok ailelerinden ve eğitim süreçlerinden öğrenirler. Araştırmalar, çocuğun karakterinin %90’ının 7 yaşına kadar şekillendiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle 7 yaşına kadar alacakları zaman yönetimi eğitimi, ileride anın kıymetini bilen ve zamanı verimli kullanan bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Zaman Algısının Temelleri: 3-4 Yaş ve Sonrası Çocuklarda zaman kavramı genelde 3-4 yaş civarında gelişmeye başlar. Ancak bu eğitimi başlatmak için belli bir yaş sınırı yoktur. Doğumdan itibaren düzenli bir rutinin oluşturulması ve günlük konuşmalarda zamanla ilgili ifadelerin kullanılması, çocukların zaman algısının temellerini atar. Örneğin; “Sabah kalktık, kahvaltı yaptık, biraz sonra oyun oynayacağız” gibi cümlelerle zaman mefhumunu anlamalarına destek olunabilir. Zaman Algısına Hazır...